28 Aralık 2013 Cumartesi

Durma. Keşfet!

Keşfetmek, nefes almayı anlamlı kılmak. Her türden duyguyu hissettirebilecek sihirli bir yolculuk ya da edinilebilecek en güzel bağımlılık. Mevcut bilgiyle yetinmemek ve durmaksızın merak etmekse bu yolculuğun en büyük motivasyonu.
Teknolojinin her geçen gün hayatımıza daha çok dahil olmasıyla birlikte tabletlerimize, akıllı telefonlarımıza ve bilgisayarlarımıza daha çok bağlanıyoruz. Vaktimizin çoğunu geçirdiğimiz yer çalışma masamız. Fakat çalışma masamız aynı zamanda dünyaya açılan kapımız. İdeal bir mühendisin mesleki bilgisi kadar kültürü ve hayat görüşünün de önemli olduğuna inanan biri olarak, bu kapıdan dışarıya adım atarken, keşfetmenize yardımcı olacağına inandığım, ‘sık kullanılanlar’ınızda bulunmasını tavsiye ettiğim iki ürün var yaratıcı zihinlerin ürettiği.

24 Aralık 2013 Salı

Person of Interest

“You are being watched. The government has a secret system, a machine that spies on you every hour of every day. I know because I built it.” 
diyor Lost’tan da tanıdığımız Michael Emerson nam-ı diğer Harold Finch açılışında dizinin. Hani derler ya bir işin başlangıcı nasılsa gerisi de öyle gelecektir diye bu dizi şu ana kadar tam da böyle yaptı ve açılışa yakışır bir seri ile gün be gün beni kendisine bağladı. Peki, neymiş bu “opening narration” ı merak uyandıran Person of Interest derseniz buyurunuz…

20 Aralık 2013 Cuma

"Bir İnsanın Umudunu Kırma.Belki sahip olduğu Tek Şey Odur..."

Mutsuz olabilirsiniz, üzgün olabilirsiniz ya da insanoğlunun bünyesinde barındırabileceği sonsuz duygudan bir ya da bir kaç tanesine sahip olabilirsiniz. Gel gelelim umut insanı hayata tek başına bağlayabilecek bir şeydir. Umutsuzluk ise insanı en yukarılardan alıp adeta okyanusun dibine yollayabilir. Ve umutsuzluk bilgisayar mühendisiyseniz, sahip olmamanız gereken temel özelliklerden bir tanesi. Neden mi?

Arkadaş çevresinde hep bir örnek veriyorum; "Facebook'u ben kursam, sizi zorla üye yapardım ve şimdiye kadar 40 kere kapanmıştı." .

13 Aralık 2013 Cuma

Kravatlı'dan Yazılımcı Olur mu?: Kurumsal Firmalar

Çevrenizde de gördüğünüz gibi bilişim sektöründe 3 tip işveren var, ben de okuduğum bir yazıda bununla ilgili güzel bir açıklama görmüştüm. O açıklamayı özetlemem gerekirse:

İlk tip ki birçok kurumsal firmayı bu kategoriye alabiliriz, öncelikli olarak etikete bakar. Okuduğunuz okul da sizin etiketiniz olmuş olur, deneyim ve yetenekleriniz daha sonra gelir. İkinci tip daha lokal çalışan firmalarda ise öncelik yetenektedir, deneyimdedir. Siz iş tanımında yer alan yeteneklere sahipseniz ve o alanda deneyimliyseniz sizinle çalışmaktan memnuniyet duyarlar. Üçüncü tip ise verilen iş tanımı ile açıklamasının, isteklerinin (ki bence adam bildiği bütün programlama dillerini yazmıştır o istek listesine) alakasız olduğu firmalardır, üstelik çok düşük bir ücretle sizi çalıştırmayı ister ve emeğinizi sömürür.

Ben bu tiplerden 2 tanesini bizzat 1 tanesini de eş-dost yoluyla tatma onuruna eriştim ve “Kravatlı'dan yazılımcı olur mu?” yazı dizimin ilk bölümünde 1. Tipte yer alan Kurumsal firmalara yer vermek istedim. Kurumsal bir firmada yüksek maaşlı bir işe girmek isteyen yeni mezun bir Bilgisayar Mühendisinin olmazsa olmazlarını bu yaz büyük bir mutlulukla bünyesinde yer aldığım TAI’den en sevdiğim şefim Hülya Hanım’la yaptığım bir sohbet ile mercek altına aldık ve ortaya şöyle sonuçlar çıktı. Buyurunuz…

4 Aralık 2013 Çarşamba

Coldfusion Kurulumu ve IIS Ayarlarını Yapılandırmak

Merhaba arkadaşlar,
Daha önceki coldfusion yazımda ilerleyen günlerde coldfusion ile ilgili elimden geldiğince yardımcı olacağımı söylemiş ve bunun sebeplerini yazmıştım.Unutanlar,görmeyenler veya hatırlamak isteyenler buyursunlar efendim...
Bir önceki yazıma kısa süre içerisinde yardım istemek maksadıyla bir geri dönüş alınca süreci hızlandırmak ve biran önce adobe coldfusion hakkında sizlere bilgi verme gayretini göstermek istedim.
Adobe indirme sayfasına gitmek için tıklayın ve coldfusion'un istediğiniz sürümünü bedava indirin...

Şimdi programı kurmadan önce browser'ı açıp IIS ayarlarınızın doğru çalışıp çalışmadığını kontrol etmeniz gerekmektedir.

27 Kasım 2013 Çarşamba

Bilgisayar Mühendisi : "Format At Onurlu Yaşa"

     Bilgisayar Mühendisliği kavramı diğer bölümlerden de mühendisliklerden de biraz farklıdır.Siz hiç doktor olmadan ameliyata girebilen bir insan gördünüz mü? Ya da okulunu okumadan kitaplardan eksiklerini tamamlayarak avukatlık yapan birisini.Ne yazıkki iş bilgisayar mühendisliğine gelince bozuluyor.2 yıllık meslek yüksek okullu mu dersin, 4 yıllık donanım okuyup yazılımda uzmanlaşan mı dersin, nasıl / nerde öğrendin dediğimde evde tutorial izleyerek bu işe başladım diyen mi dersin hatta ve hatta elektrik elektronik, endüstri gibi bölümlerde okuyup aldığı bir iki programlama dersiyle bilgisayar mühendisliğinin işini elinden alma yoluna gidenler mi...Liste böyle uzar gider.

19 Kasım 2013 Salı

Sözüm çılgın olanlara, aykırılara, baş kaldıranlara...

Kitaplar, filmler, diziler. Mesleki tutkumu bir kenara koyarsam hayatımda eşim, dostum bir de kitaplarım, film ve dizi arşivlerim kalır. Bu yüzden ben de bugün hem mesleki tutkuma tutku katan hem de arşivimde önemli bir yere sahip olan Jobs’tan bahsedeceğim.

Bu meslekte var olun ya da olmayın hepimiz Steve JOBS ismini bir yerlerde mutlaka duymuşuzdur. Vefat ettiğinde hiç tanımadığım bu adam öyle üzdü ki beni; hayatını, neler yaşadığını, Apple’ı yoktan nasıl var ettiğini daha doğrusu her şeyini öğrenmek istedim. Önce biyografisini almayı düşündüm, vakit yaratıp alamadan filmi çıktı, bugün yarın ertesi gün derken filmde gösterimden kalktı. En sonunda DVD’sini kaptığım gibi soluğu evde aldım ve Play’e bastım, iyi ki basmışım.

18 Kasım 2013 Pazartesi

Adobe ColdFusion Hakkında


Bilgisayar mühendislerinin bir çoğu bölüme başladıkları andan itibaren gördükleri ya da uzmanlaşmak istedikleri programlama dillerinin kodlarını ya da derslerini yayınladıkları bir blog açarlar.Biz bu sitedeki 3 insan da bu yola başvurmadık nedense.Adının çok da gerekli olmadığı kendi blogumda ben de bir kere kod paylaşımı yapmıştım.Bunun sebebi ise bizim bölümdeki öğrenci arkadaşlara yardımcı olabilmek ve bizden sonra gelecek arkadaşlara aynı ya da benzer ödev verilmesi durumunda faydalanmalarıydı. (Evet evet open-source manyağı bir insanım) Gelgelelim kendi adıma; benim böyle bir bloga ya da paylaşıma ihtiyaç duymamamın sebebi ise benim yazdığım veya yazacağım kodların, programlama dillerinin ya da soruların başkaları tarafından çoktan yazılmış ve çözüme kavuşmuş olmasıydı.Evet yazdığım java koduna bazı günler ziyaret olmuyor değil ama bu işten para kazanmak ya da hit çekmek gibi bir amacım olmadığı için de devam ettirme gereği duymadım.

Diyeceksiniz ki :" neden Adobe ColdFusion yazı... bir saniye ;ColdFusion nedir lan ? "
Hemen cevaplayayım efenim... ColdFusion bir markup language'dir.Markup language nedir diye kısır döngüye girmemek için kısaca "HTML" i düşünebilirsiniz.
Şimdi sorunun cevabına gelelim, benim bu dili yazmamdaki sebep ise bu dili dünyada kullanan sayısı çok sınırlıyken ,inanıyorum ki Türkiye'de bu sayı çok daha aşağılarda.Türkçe kaynak bulmakta zorlanacak arkadaşlara bir alternatif olacaktır umuduyla yazacağım.İlerleyen günlerde kurulumundan tutun da , belli başlı örneklendirmeler yaparak ihtiyacı olan arkadaşlara Türkçe ve varolan kaynaklara bir alternatif yaratmak için yine karşınızda olacağım.Şimdi de :" hayatımda ne işime yarayacak bu ?" dediğinizi duyar gibiyim. Öyle demeyin , bir gün lazım olur :)

16 Kasım 2013 Cumartesi

Tatlı bir Maraton

"People don't fail, they just stop trying" - Bud Boyd

Bana kalırsa bilgisayar mühendisliği literatüründe yer alan en önemli deyişlerden biridir ‘Denemekten vazgeçme’. En alışıldık durum yüzlerce satırlık kod içerisindeki tek hatayı düzeltmeye çalışırken kodun neredeyse her parçası üzerinde oynamak zorunda olmak.  Tabii bunun dışında karşılaşılan her tür problemde, çözüm süreci ne kadar uzun olsa da denemekten vazgeçmemektir anahtar. Edison abimizin sözüyle taçlandırmak gerekirse denemenin sihrini --I have not failed. I’ve just found 10.000 ways that won’t work.

Bahsedeceğim konu ise sonucunu öğrendiğimizde ya ‘denedik ve başardık’ dedirtecek bize ya da ‘denedik ve denemeye devam edeceğiz’.  Mesleki anlamda yaşadığımız ilk yarışma süreci. Bu sürece dahil olmamıza vesile olansa IBM – Smarter Planet Challenge.

13 Kasım 2013 Çarşamba

Google mı Glass?

Geçenlerde Eskişehir’de Google Developer günleri gerçekleşti. Birbirinden değerli konuşmacıların eşsiz tecrübelerini dinleme fırsatı buldum ben de tüm Eskişehir’li yazılım-severlerle birlikte. GDG’deydik evet, çok güzel şeyler de dinledik evet ama aklımızda en çok sevgili Chris’in bize tattırdığı Google Glass tecrübesi kaldı. Teknik terimlere girmeden bizzat denediğim bu yeni teknolojiyi sizlerle paylaşmak ve bu konudaki merakı birazcık azaltmak istiyorum.
GDG’ de bizlere bu teknolojiyi tanıtan Chris Microsoft San Fransisco’da Joystick departmanında Proje Yöneticisiymiş ve Google Glass’ın testerlarından bir tanesi kendisi. Peki, neymiş Cerencim bu Google Glass derseniz renkli resimli anlatıyorum şimdi sizlere.


10 Kasım 2013 Pazar

Nev'i Şahsına Münhasır


Yıl 1999 yer TED Ankara Koleji Bilgisayar Labı.

4. sınıf kocaman yanaklı bir kız çocuğu o gün ilk kez bilgisayarla tanışır. Önüne bembeyaz bir sayfa koyar Özgür hocası. Bu sayfa Word' de yazılmış bir metni kopyalayıp başka bir belge açarak ona yapıştırmaktan ibaret olan bir sınavdır. Dener denemesine ama ne bilsin cut'ın o metni tamamen yok edeceğini ve bir daha geri getirmeyip o sınavdan sınıfın en düşük notunu alacağını...


Yıl 2013 yer Eskişehir Anadolu Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği
4. sınıf ve evet hala kocaman yanaklı o kız çocuğu kısmetse 7 ay sonra o metni yok eden bilgisayarın MÜHENDİSİ olacak. Değil copy-paste ctrl+c ctrl+v bile biliyor artık siz neden bahsediyorsunuz ;)


Hayat dediğin şey bir hayli enteresan bana kalırsa. Bundan yıllar yıllar önce biri anneme bu çocuk 7 sene üniversite okuyacak, 2 kere bölüm değiştirecek, doktor da olmayacak dese eminim annem o insana çok gülerdi, ne umdu ne buldu kadıncağız :) Yukarıda da okuduğunuz üzere ben o kocaman yanaklı kız çocuğuyum, hayatındaki ilk büyük başarısızlığını mesleği olarak benimsemiş bir kız çocuğu, 2008 senesine kadar bilgisayarla ilişkisi tamamen facebook ve powerpoint olan bir kız çocuğu. Peki o günlerden bugünlere nasıl geldim?

Yatmadan önce 100 F5 darbesi...

Yıllardan bir yıl, diyelim ki bilgisayarlar bu kadar popüler değil,olamıyor.Bilgisayarın olsa internetin olmuyor,olamıyor.Ben okumayı bilmezken evimizde bilgisayar vardı -yıl '95- .Ne yazık ki , evimden internete ilk bağlandığım gün ise lisedeydim.O zamana kadar küçük ve daha küçük çaplarda 2-3 adet web sitesi geliştirmiştim.Bir kaç hazır sistem kullanmayı öğrenmiştim.Ve bütün bu işleri yaparken küçük bir diskete sığdıramadığım bir jpeg dosyasının bana maliyetini düşünebiliyor musunuz ?
Bir diskete sığmayan bir veriyi, internet kafede aynısını bulana kadar araştırmanın liseye bile gitmeyen bir öğrenciye ne kadar pahalıya patladığını.Şöyle bir bakınca "evet bu çocuk bilgisayar mühendisliği okumalıymış, tam filmlerdeki gibi... vs" diye düşündüğünüzü biliyorum ama kısaca şöyle söyleyebilirim ki: alakası yok.Bu dediklerinin sadece filmlerde olduğunun en iyi kanıtlarından biri benim galiba.Keza 8-17 yaş aralığında ürettiklerim, 17-23 arası üniversite hayatında ürettiklerimden daha fazla.Ben çocukluğumdan beri istediğim bölümü, benim bir üst versiyonum olan kuzenim sayesinde edindim .Ne istediğini bilmeyen birisi için önceden verilmiş bu karar belki de hayatının en güzel kararlarından birisiydi.Evet, bilgisayar mühendisliği okumayı istiyordum, ama ne istediğimin, ne kadar istediğimin farkında mıydım ? Tabii ki hayır.Velhasıl kelam, gel zaman git zaman , Anadolu Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünün hazırlığına kapağı attım.Bölüme yarım dönemde geçtim ve anlatacağım hikayelerin bir çoğu bu dönemden sonraya tekabül edecek.

18 Temmuz 2013 Perşembe

Bilgisayar mühendisliği seçeceklere söyleyeceğim var;

Bir temmuz başı ve bir üniversite seçme-yerleşme döneminden merhabalar efendim. Büyük büyük soru işaretleri etrafta:  "hangi bölümü seçeyim?, xxx bölümü mezunları ne tür işlerde/alanlarda çalışıyorlar?, ne kadar para kazanıyorlar"... Kendi seçim dönemimi hatırlıyorum da soru işaretleri altında ezilecek gibi hissediyordum. Eminim bu aşamada olan herkes benzer duyguları paylaşıyor. Haksız da değiliz. Çünkü "seçtiğin üniversite/okuduğun bölüm  hayatına yön verecek" geyikleri hiç de yalan değil. İşte bu aşamada giriyorum devreye, soru işareti dolu balonlardan bir tanesini patlatabilirim belki diye.

'Bilgisayar mühendisliği öğrencisi. 3.sınıfı bitirmiş. Kısmetse mezun seneye. Geride bıraktığı 3 senede bir şeyler öğrenmiştir elbette' diyebileceğiniz bir zat'ım ben.

'Mezunlar ne iş yapar, ne kadar para alır' cümleleri ikinci planda kalıyor arkadaşım bu meslekte. Sebep mi?
İzin ver birazdan açıklayayım.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...